top of page

BURUN TIKANIKLIĞI AMELİYATLARI

SEPTOPLASTİ

 

Burun orta bölmesindeki eğrilikleri düzeltmek için yapılan bir operasyondur. Aslında hemen hemen herkesin burun orta bölmesinde az çok eğrilikler vardır ve her eğriliğin düzeltilmesi gerekmez. Ancak ağızdan nefes alma, hava açlığı, sık tekrarlayan veya iyileşemeyen sinüzit, geniz akıntısı, baş ağrısı gibi sorunlara neden olduğu düşünüldüğü zaman düzeltilmesi gerekir.

 

Septoplasti burun içinden yapılan bir operasyondur ve görülebilen bir kesi izine neden olmaz. Genellikle operasyondan sonra 2 gün burunda tamponlar kalır. Özellikle kalp ve akciğer hastalığı olanlarda ve yaşlılarda bu süre boyunca hastanın gözlem altında olması gerekir. Kan oksijen seviyesinde düşme, tansiyonda yükselme, akciğer fonksiyonlarında zayıflama görülebilir. Tamponların alınmasını takiben nadiren kanama görülebilir ve genellikle kontrol altına alınması zor olmaz. Çok nadiren yeniden tampon uygulanması gerekebilir. Yara enfeksiyonu riski her ameliyatta olduğu gibi vardır. Antibiotik kullanımı gerekir.

 

Nadir görülen bir komplikasyon da operasyonu takiben burun orta bölmesinde bir delik oluşmasıdır. Böylece burunun iki tarafı arasında bir geçiş oluşmuş olur. Çoğu kez herhangi bir rahatsızlık vermez ve onarılması gerekmez. Ancak özellikle burun ön deliğine yakın olanlar kabuklanma, kanama, ıslık sesi gibi rahatsızlıklara neden olabilir.

 

Bu operasyonda burun dış şeklinde değişiklik olması beklenmez. Ancak burun dış desteği güçlü olmayan burunlarda burun içinden gereğinden fazla kıkırdak çıkarılması halinde burunda çökme görülebilir. Oldukça nadir bir komplikasyondur ve genellikle bazı kritik noktalara dikkat edilerek engel olunabilir.

 

Bu operasyonun nispeten sık görülen komplikasyonu operasyondan sonra hastanın beklediği solunum rahatlamasını bulamaması veya önceleri rahatlayan solunumun aylar içinde yeniden bozulmasıdır. Bunun nedeni yanlış beklenti oluşturulması olabileceği gibi eşlik eden bozuklukların tedavi edilmemiş olması da olabilir. Ya da gerçekten yapılan operasyon istenildiği gibi olmamıştır. Özellikle orta bölmenin ön kısmını oluşturan kıkırdak kısım bütün bağlantı ve çekintilerinden titizlikle ayrılıp orta hatta serbest bir şekilde yerleştirilmezse, veya tersine bu bölgeden düzgünlüğü sağlamak için fazlasıyla kıkırdak çıkarılıp desteksiz bırakılırsa kayma ve büzülmeler olabilir. Bu prensiplere uymak çoğu kez olumsuz sonuçları engellese de özellikle zor vakalarda her zaman arzulanan sonuç alınamayabilir. Ayrıca nadiren burun içinde orta bölme ile yan duvarlar arasında yapışıklıklar oluşabilir. Bunlar tıkayıcı olmadıkları sürece müdahale gerekmez. Operasyonu takiben burunda kuruluk ve kabuklanma şikayeti de görülebilir.  Çok nadiren uzun sürer. Bu durumda da lokal yumuşatıcı tedaviler yeterli olur.

 

Koku alma duyusunun etkilenmesi, üst dudakta ve üst dişlerde uyuşukluk hissi gibi komplikasyonlar nadiren görülebilir ve kalıcı olmaları beklenmez.

 

Komşu organlar olduğu için kafa ve göz çukuru yaralanması ihtimalinden bahsetmek gerekse de bunlar pratikte göz önüne alınan riskler değildir.

 

 

KONKA REDÜKSİYONU

 

Konkalar burun yan duvarlarında yer alan, hava ve vücut şartlarına göre şişip büzülerek geçen havayı süzen, miktarını, nemini, ısısını ayarlayan dokulardır. Dolayısıyla boyutları ve şekilleri sabit değil, değişkendir. Üst, orta ve alt konka olmak üzere iki tarafta 3 çift konka bulunur. Esas büyük hacmi işgal eden alt konkalardır. İçinde ince bir kemik bulunan yumuşak dokudan oluşmuştur. Solunum sisteminin regülatörü gibi görünseler de bazen boyutları kalıcı olarak çok büyük hale alır ve kişi burnunu kullanamaz hale gelir. Özellikle de yatar pozisyonda boyutları iyice artar ve ağız açık uyuma nedeni olurlar. Çoğu kez septum deviasyonuna (burun orta bölmesindeki eğrilikler) eşlik eden ve durumu ağırlaştıran faktördürler. Bu durumda septoplastiye ek olarak, ya da septum deviasyonu yoksa tek başına konkaları küçültme ameliyatı yapmak gerekebilir.

 

Konka redüksiyonu burundan nefes almayı güçleştirecek kadar büyümüş ve ilaç tedavileriyle küçültülemeyen konkaların hacminin azaltılması amacıyla yapılır. Çok çeşitli teknik ve yöntemler kullanılır. Radyofrekans, laser veya elektrokoterle yapılan müdahaleler konkaların yumuşak dokusuna yöneliktir, kanama riski hemen hemen hiç olmayan ve dolayısıyla tampon uygulanmasını gerektirmeyen işlemlerdir. Ancak konka kemiklerinin yapısal olarak hacimli olduğu durumlarda yeterli sonuç vermezler. Ayrıca bu uygulamalarda nüksler daha sık görülür ve tek seans yeterli olmayabilir. Klasik cerrahi tekniklerde ise konkanın kemiğini de içeren bir kısmı çıkarılır. Tamamının alınması teorik olarak sakıncalı görülürse de pratikte öngörülen sorunlarla hemen hemen hiç karşılaşılmamıştır. Yine de tamamının alınmamasına çalışılır. Bu operasyonu takiben kanama riski olduğundan tampon uygulamak gerekir. Tamponlar 1-2 gün kalır. Özellikle kalp ve akciğer hastalığı olanlarda ve yaşlılarda bu süreç boyunca hastanın gözlem altında olması gerekir. Kan oksijen seviyesinde düşme, tansiyonda yükselme, akciğer fonksiyonlarında zayıflama görülebilir. Tamponların alınmasını takiben nadiren kanama görülebilir ve genellikle kontrol altına alınması zor olmaz. Çok nadiren yeniden tampon uygulanması gerekebilir. Yara enfeksiyonu riski her ameliyatta olduğu gibi vardır. Antibiotik kullanımı gerekir.

 

Görülebilecek diğer olumsuz durumlar yetersiz küçültmelerde beklenen yararın sağlanamaması, aşırı küçültmelerde ise kuruma, kabuklanma, aşırı açık ve dirençsiz burundan hava geçişinin hissedilememesine bağlı tıkanıklık hissidir.

bottom of page